Seri katillere sadece filmlerden ve gazetelerden tanık oluyoruz. Seri katiller gerçek hayatta çok azımızın karşılaşabileceği bir şeydir. Seri katil filmlerinde izlediğimiz ve imkansız sandığımız şeyler, ülkemizde yaşanıyor. Bu durumların başımıza gelmesinin imkansız olduğunu düşünsek de tehlike her zaman vardır. Gördüğünüz gibi ülkemiz bazı seri katillere ev sahipliği yapıyor. Bu kişilerin kim olduğunu merak ediyorsanız insanların kanını donduracak yerli seri katiller hakkındaki yazımıza göz atmanız faydalı olacaktır.
Abdullah Aksoy
Ünlü Cumra canavarı Abdullah Aksoy, insanın kanını donduran bir seri katildir. 1934 yılında Konya’da doğan Abdullah, lakabını doğduğu yer olan Çumra’dan almıştır. Üstelik Abdullah Aksoy Türkiye’nin ilk eşcinsel seri katilidir. İlk cinayetlerine 1962 yılında başlayan Abdullah Aksoy, 1967 yılına kadar 15 kişiyi öldürdü. Cinayetlere maruz kalanlardan 1 kişi yaralanarak kaçmayı başardı. Rivayete göre kurbanlarına ilk olarak cinsel ilişki teklif eden Abdullah, kabul etmeyenleri doğrudan öldürüyor, kabul edenleri de cinsel ilişki sonrasında korkudan öldürüyordu. Öldürdüğü kurbanlar arasında iki Alman arkeolog ve üç teknisyen vardı. Kurbanlarını öldürdükten sonra evinin zeminine gömen seri katil, evin tavanlarının dolması nedeniyle defalarca ev değiştirmişti. Çumra gibi küçük bir yerleşim yerindeki bu ev değişikliği polisin dikkatini çekti ve suç ortaya çıktı.
Seri katil kendisini dindar biri olarak tanıttığı için etrafındakiler ondan hiç şüphelenmemişti. Sonunda adalete teslim edilen Abdullah Aksoy, 1967 yılında yargılanmayı beklerken cezaevine gönderildi. Yargılanmadan önce sabah namazında nöbetçiden seccade istedi ve ardından namazını kıldı. Sonunda bulduğu iple kendini cezaevinin su borusuna asarak intihar etti.
Kenan Öner
Kenan Öner 1981 yılında Fransa’ya sığındı. Ailesi bunu söylemiyor. Bir süre sonra Fransa’da bir arkadaşını öldürür. Fransız polisi Kenan’ın peşindedir. Yakalanacağını anlayan seri katil Kenan, Türkiye’ye döner. Türkiye’ye döndükten sonra bir bankada çalışmaya başlayan seri katil, 1986 yılında evlendi. Fransa’da yaşanan cinayetten vazgeçmeyen Fransız polisi, seri katili Türkiye’de buluyor. Ülkemizde yargılama süreci başlayan seri katilin yargılama süreci 12 yıldır devam ediyor. Bu dönemde arkadaşını öldürdüğünü asla kabul etmez. 2004 yılında bir gün serbest bırakıldı. Cezaevinden çıktıktan hemen sonra evlendiği eşinin ortadan kaybolmasının seri katille ilgili olabileceği düşünülüyor. 15 yıl geçmesine rağmen kadının cesedi bulunamadı.
2008 yılında anne ve babasını öldüren Kenan Öner, anne ve babasının cesetlerini 300 parçaya bölerek evlerinin bahçesine sakladı. Bu olayın ardından iki kez müebbet hapis cezasına çarptırılan Kenan Önder, 2017 yılında cezaevinde hayatını kaybetti. Ölüm nedeninin kalp krizi olduğu belirlendi.
Adnan Çolak
Baltacı olarak bilinen seri katil, 1992 yılından itibaren Artvin’de üç yıl boyunca çobanlık yaparken yaşları 65 ile 95 arasında değişen 11 kişiyi öldürdü. Daha sonra öldürdüğü kişilerin cesetlerine tecavüz ettiği belirlendi.
İlk kurbanlar Seyitler Kasabası’nda yaşayan yaşlı bir çiftti. Bu yaşlı çifti baltayla öldüren seri katil, bu yaşlı çiftin 14 yaşındaki kızına tecavüz ediyor. Ne yazık ki seri katil olaydan sonra yakalanamıyor. Çok geçmeden Soğanlı Köyü’nde bir gelini ve bir kişiyi öldürüp tecavüz eder. Bu cinayetten üç ay sonra Köprükaya Köyü’nde bir çifti daha kurban etti. Bu cinayetin diğer cinayetlerden farkı kurbanlarının cinsel organlarının kesilmesidir. Cinayetlere rağmen hâlâ yakalanamayan seri katil, cinayetlerine devam ediyor. 1994 yılında yaşlı bir kadını keserle öldürdü ama kadın aslında ciddi şekilde yaralandı. Hastanede komadan çıktıktan hemen sonra ifadesi alınan yaşlı maalesef hiçbir şey hatırlamıyor. Bu olaydan dört ay sonra yine iki kişiyi kurban eder. 1995 yılında işlemek üzere olduğu cinayeti işleyemez ve katilin elinden kurtarılan kadın, hastanede yaşananları polise anlatır. Olayın ardından yakalanan Adnan Çolak tutuklandı. Mahkemenin sonucuna göre kendisine 20 ağırlaştırılmış müebbet ve 6 idam cezası verilecek. 10 yıl cezaevinde kaldıktan sonra aftan yararlanarak memleketi Artvin’e döner. Şu anda ailesiyle birlikte yaşadığı biliniyor.
Süleyman Aktaş
Süleyman Aktaş, 1984 yılında elektrikçi olarak çalışırken geçirdiği iş kazası sonucu elektrik akımına kapıldı. 30.000 volt elektrik akımına kapılan Süleyman, hastaneye kaldırılarak aylarca tedavi gördü. 1986 yılında ilk kurbanını bir polis memurunu öldürerek öldürdü. Derhal yakalanarak adliyeye sevk edilen Süleyman Aktaş’ın akli dengesinin yerinde olmadığı ve psikolojik sorunlar yaşadığına hükmedildi. Bu kararın ardından 4 buçuk yıl akıl hastanesinde kalan Süleyman Aktaş, hastaneden çıktıktan sonra hemen köyüne döner. Döndüğü köyde seri katil olma yolunda ilk adımlarını atar.
1994 yılında kurban olarak yaşlı bir çifti seçer. Kadını alnına ve gözlerine kalın çiviler çakarak öldürür. Bu cinayetten sonra halk tarafından kendisine çivici lakabı takılmıştır. Kısa bir süre sonra aynı muameleyi başka bir yaşlı adama da uygular. Bu cinayetten yarım saat sonra gözünü hemen diğer kurbanlara diker. Yine yaşlı bir çift olarak seçtiği kurbanlarının kafalarına çekiçle vurarak öldürüyor. O gün, seri bir şekilde insanları kurban ederken, son kurbanı olarak başka bir insanı seçmişti. Kurbanının öldüğünü zannederek olay yerinden uzaklaşır. Hatta son kurbanı ölmeden önce yeğeni amcasının yanına gelerek Süleyman Aktaş’ın adını öğrenmişti. Seri katil polise ihbar edilir ve yakalanır. Yapılan yargılama sonucunda kendisine şizofreni tanısı konularak hastaneye kaldırılır. Oradan kaçan seri katil, sonunda tekrar yakalanarak akıl hastanesine götürüldü. Son yıllarda basında da yankılanan haberlere göre seri katil, çivi çakma tutkusunun azalmadığını ifade etti. Akıllardaki tek soru elektrik akımının ruhsal hastalıkları bozup bozmadığı olabilir.